Frozen Yoğurt; Avrupa ve Amerika'da dondurma yerine tercih edilebilen sağlıklı bir alternatif olarak besin değeri yüksek,glisemik indeksi düşük ve vücuda dost bir üründür Uygun protein, emülgatör ve tatlandırıcılarla hazırlanmış frozen yoğurt tozu ile taze yoğurt ve süt ile hazırlanan karışımın uygun makinede soğutularak kabartılmasıyla kıvam ve yapı kazanmış tekstürel olarak dondurma keyfini birebir yaşatan, yanısıra Ca,protein ve demir ayrıca karışım içeriğine göre önemli probiyotik bakterileri lezzetli bir yolla almaya yardımcı olan son dönemde popülaritesi toplum bilincinin artmasına paralel gelişen önemli bir alternatif olarak raflarda yerini almıştır. Sunum için meyve parçaları yada aromalı soslar ile sunulabilen frozen yoğurt üreticiler içinde oldukça renkli pazarlama yapma imkanı sunmuştur.
İnsan vücudunda her yaş döneminde ihtiyaç duyulan ,gelişim ve geriatrik dönemde çok daha hayati önem taşıyan yoğurt ve sütteki yararlı besin elementlerini lezzetten vazgeçmeden almaya imkan sağlar.Dondurma keyfini yaşarken özellikle Türk toplumunun en önemli geleneksel tatlarından olan yoğurt lezzetiyle bu tadın modern yorumunu yansıtmaktadır.Özellikle çocukların gelişim dönemlerinde yüksek faydalı olan yoğurdu dondurma albenisiyle sunulması aileler için oldukça cazip bir alternatif olurken,kalorisinin oldukça düşük olması ve hayatın her döneminde yağ yakıcı, vücut yenileyici ve bağışıklık sistemini kuvvetlendirici
fonksiyonu asırlardır bilinen yoğurdun tüketilmesinde renkli bir yöntem olarak ebeveynler içinde iyi bir alternatif yaratmıştır.Geriatrik dönemde ise menepoz,antropoz ve tam geriatrik süreçte Ca ve glisemik indeksi düşük besin değeri yüksek kompozisyonu ile lezzetli ve kalıtsal rahatsızlıklara(diyabet,kalp ve tansiyon) rağmen risk oluşturmadan tüketilen bir ürün olarak 'BÜYÜKLERE DONDURMA' misyonu taşımaktadır
Çağımız yoğun teknolojik gelişmeler ile birlikte artan stres ve organik beslenmeden Fast Food beslenmeye geçiş ,yoğun katkı maddesi ve kimyasal tüketimi ile naturel yaşamdan uzaklaşmayı da beraberinde getirmiştir.Özellikle organik beslenmeden uzaklaşma zayıflayan bağışıklık sistemi sezeryan metoduyla doğumlar ve yüksek antibiyotik tüketimi insan mikroflorasında yararlı bakterilerin azalmasına bağlı olarak bağışıklık sistemi,sindirim sistemi ve buna bağlı olarak tüm metabolizmada tahribatlar yaratmaktadır.
Yoğun antibiyotik kullanımına bağlı diare,kolesterol,zayıf immün sistem,ramotoid artrit,kanser,laktoz intölerans,Choron's disease,ishal,kabızlık,kandidiyazis,ve üriner sistem hastalıklarında probiyotik mikroorganizmalar sağaltıcı ve profilaktik olarak kullanılmış ve bir çok klinik çalışmada faydası kanıtlanmıştır.